بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَغۡفِرۡ لَكُم مِّن ذُنُوبِكُمۡ وَيُؤَخِّرۡكُمۡ إِلَىٰٓ أَجَلٖ مُّسَمًّىۚ إِنَّ أَجَلَ ٱللَّهِ إِذَا جَآءَ لَا يُؤَخَّرُۚ لَوۡ كُنتُمۡ تَعۡلَمُونَ ٤

Ta ki, günahlarınızı size bağışlasın ve sizi belli bir süreye kadar geciktirsin. Muhakkak ki Allah'ın süresi gelince geri bırakılmaz. Keşki bilseydiniz.

– İbni Kesir

قَالَ رَبِّ إِنِّي دَعَوۡتُ قَوۡمِي لَيۡلٗا وَنَهَارٗا ٥

Dedi ki: Rabbım; doğrusu ben, kavmimi gece gündüz davet ettim.

– İbni Kesir

فَلَمۡ يَزِدۡهُمۡ دُعَآءِيٓ إِلَّا فِرَارٗا ٦

Ne var ki benim davetim; sadece benden uzaklaşmalarını artırdı.

– İbni Kesir

وَإِنِّي كُلَّمَا دَعَوۡتُهُمۡ لِتَغۡفِرَ لَهُمۡ جَعَلُوٓاْ أَصَٰبِعَهُمۡ فِيٓ ءَاذَانِهِمۡ وَٱسۡتَغۡشَوۡاْ ثِيَابَهُمۡ وَأَصَرُّواْ وَٱسۡتَكۡبَرُواْ ٱسۡتِكۡبَارٗا ٧

Doğrusu ben; Senin onları bağışlaman için kendilerini davet ettiğim her seferinde, parmaklarını kulaklarına tıkadılar, elbiselerine büründüler, direndiler ve büyüklendikçe büyüklendiler.

– İbni Kesir

ثُمَّ إِنِّي دَعَوۡتُهُمۡ جِهَارٗا ٨

Sonra ben; onları gerçekten açıkça çağırdım.

– İbni Kesir

ثُمَّ إِنِّيٓ أَعۡلَنتُ لَهُمۡ وَأَسۡرَرۡتُ لَهُمۡ إِسۡرَارٗا ٩

Sonra onlara; açıktan açığa ve gizliden gizliye söyledim.

– İbni Kesir

فَقُلۡتُ ٱسۡتَغۡفِرُواْ رَبَّكُمۡ إِنَّهُۥ كَانَ غَفَّارٗا ١٠

Dedim ki: Rabbınızdan mağfiret dileyin. Muhakkak ki O Ğaffar olandır.

– İbni Kesir

يُرۡسِلِ ٱلسَّمَآءَ عَلَيۡكُم مِّدۡرَارٗا ١١

Ta ki size, gökten bol yağmur salıversin.

– İbni Kesir

وَيُمۡدِدۡكُم بِأَمۡوَٰلٖ وَبَنِينَ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ جَنَّٰتٖ وَيَجۡعَل لَّكُمۡ أَنۡهَٰرٗا ١٢

Ve sizi mallar ve oğullarla desteklesin, sizin için bahçeler var etsin ve ırmaklar akıtsın.

– İbni Kesir

مَّا لَكُمۡ لَا تَرۡجُونَ لِلَّهِ وَقَارٗا ١٣

Ne oluyorsunuz ki siz, büyüklüğü Alla'a yakıştıramıyorsunuz?

– İbni Kesir

وَقَدۡ خَلَقَكُمۡ أَطۡوَارًا ١٤

Halbuki O; sizi merhalelerden geçirerek yaratmıştır.

– İbni Kesir

AYARLAR
Okuyucu